Duygusal Zeka İle Süreci Yönetmek
Değişim bizi tetiklerken, nasıl davranacağımızı, hedeflerimize nasıl ulaşacağımızı sorgulamaya başladığımızı görürüz. Dönem dönem kısır bir döngü içerisine girdiğimizi düşünebiliriz.
Bu süreçler genellikle stresli bir ortamda kaldığımızda kendisini daha çok gösterir. Stresi yönetebilmek temelde duygusal zekamızı yönetebilmekten geçmektedir.
Herhangi bir sıkıntı yaşandığında, spesifik bir şekilde belirtmek yerine ‘stresliyim’ deriz. Karşı tarafa; psikolojik ve bedensel olarak limitlerimin üzerinde bir gerilim yaşıyorum mesajı veririz.
Stres; açlık, susuzluk gibi hayatımızın bir parçasıdır. Kişinin bedensel ve ruhsal bütünlüğünü bozucu etki yapmaktadır. Stres temel olarak bedenin tehlikelere verdiği bir tepkidir. Adrenalin ve kortizol hormonları salgılarız. Böyle bir durumda; sorunların çözümüne ulaşmak neredeyse imkansızdır.
Beynimiz, gri ve beyaz alanlardan oluşmaktadır. Sadece işlevlerini yerine getirmez aynı zamanda istekler ve korkuları da görür. Limbik sistemimiz, duygularımızı, değerlerimizi harekete geçirir.
İnsan sonsuz bir potansiyelle doğar. Anlamlı ilişkilerin olduğu bir dünyada yaşar, sahip olduğu ya da ulaşmak istediği her şeye bir anlam yükleme ihtiyacı duyar. Doğduğu andan itibaren anıları ve deneyimleri ile birlikte yorumlama yeteneği geliştirir. Buna zihniyet diyoruz. Zihniyetimiz dış kaynaklardan edindiğimiz bilgiler ve iç dünyamızda bizimle birlikte var olan değerlerimiz ile düşünme yapımızı geliştirmektedir. Tüm bunlar birleştiğinde bizi biz yapan karakterimiz ortaya çıkar ve bu da davranışlarımız ile kendini gösterir.
Limbik sistemimiz nasıl çalışır?
Temelde hayatta kalma içgüdümüzün ve duygularımızın ilk analizi amigdala tarafından yapılır. Herhangi bir tehlike ya da stres ile karşılaştığımızda; önce şok oluruz. Daha sonra yavaş yavaş analiz yeteneğimizi devreye alır inceler ve kaçma ya da savaşma tepkisi veririz. Bu süreç milisaniyelik bir süreçtir. Önemli olan sağlıklı düşünmede amigdalanın gelen mesajları ne kadar korteks ile bağladığıdır. Bu bağlantı zayıf olursa içgüdüsel tepki verebiliriz. Duygusal zeka yetenekleri gelişmiş olan kişilerde bu süreç daha belirgin ve işlevseldir.
Stres durumunda temelde 2 duygu açığa çıkar. Korku ve öfke. Genele baktığımızda ise 5 ana duygudan söz edebiliriz. Hissettiklerimiz onların türevidir.
o Hüzün
o Öfke
o Korku
o Neşe
o Utanç
Duygusal zekanın temel özelliği, bilişsel ve duygusal sistemlerin üretici bir birleşimi olmasıdır. Duyguyu Mayer ve Solavey ( 1990); düşünceyle kaynaştırarak, anlayarak ve analiz ederek, kontrol etme yetenekleri olarak açıklamışlardır.
Duygusal Zeka Neden Önemlidir?
o Kendini harekete geçirebilme,
o Aksiliklere rağmen yoluna devam edebilme,
o Dürtüleri kontrol ederek tatmini erteleyebilme,
o Ruh halini düzenleyebilme,
o Sıkıntıların düşünmeyi engellemesine izin vermeme,
o Kendini başkasının yerine koyabilme Umut besleme…
Bilim adamları duygusal zekanın IQ gibi kader olmadığını, her yaşta geliştirilebileceğini ifade etmektedirler. Bu da duygusal zekanın önemini bir kat daha artırmaktadır
Duygusal zeka düzeyleri kalıtımsal olarak tayin edilemez.
Gelişimi de sadece ilk çocukluk dönemlerinde gerçekleşmez. Sonradan öğrenilme olasılığı oldukça fazladır. Yaşamayı sürdürerek deneyimlerinden ders aldıkça duygusal zeka gelişmeye devam eder.
Kişiler kendi duygularıyla ve dürtüleriyle başa çıkmakta, Kendi kendilerini motive etmekte, empatilerini ve sosyal becerilerini bilmekte ustalaştıkça bu yetenekleri de giderek pekişmektedir
Duygusal zeka kavramının altındaki temel varsayım; başarının ve mutluluğun IQ olarak tanımlanan zekanın ötesinde başka şeylere bağlı olduğudur. Duyguları dikkate almak, duyguları ifade etmedeki açıklık, başkalarının duygularını doğru analiz edebilmek, bireyleri daha fazla güvenilir ve değişime daha açık bireyler yapacaktır.
Goleman’a göre; bireyin sahip olduğu duygusal zeka düzeyinin göstergeleri, duygusal zeka yeterlilikleridir. Mayer ve Salovey’in modellerinden yola çıkarak duygusal zeka yeterliliklerini beş boyutta ele almıştır.
Duygusal Zekanın 5 Boyutu
Kişisel Yeterlilikler
o Kendini Tanıma / Özbilinç
o Kendini Yönetme / Duyguları idare edebilmek
o Motivasyon
Sosyal Yeterlilikler
o Empati
o Sosyal beceriler
Özbilinç – Kendini Tanıma
Kişinin ruh halinin ve o ruh hali hakkındaki düşüncelerinin farkında olabilmesi demektir (Goleman, 1996). Kendini tanımak; Kişinin kendi değerlerini ve hedeflerini de anlamasını sağlar.Kendini iyi tanıyan insanlar, öz güvenleriyle de ayırt edilirler. Öz güven kişinin; iç yapısını, tercihlerini, becerilerini, sezgilerini, gücünü, sınırlarını bilmesidir.
Duyguları İdare Edebilmek – Kendini Yönetme
Tüm kavramları ayrı ayrı ele alarak değerlendireceğiz.
Öz Denetim: İnsanlar duygularını bir tarafa bırakıp onları yok sayamazlar. Ancak duygularını yönetmek için yapabilecekleri bir çok şey vardır.
Kendini yönetme: İnsanın duygularının esiri olmasının önüne geçer. Kendini iyi yönetebilen insanlar, herkes gibi duygusal dürtülerin etkisi altında olmalarına rağmen, onları yönetmenin hatta olumlu yönlere kaydırmanın bir yolunu bulurlar.
Duygusal öz denetim: Gerçek hislerin bastırılması anlamına gelmez. Duyguları bastırmak yalnızca onların daha güçlü bir şekilde tekrar ortaya çıkmasına neden olur.
Burada yapılması gereken duyguları kabullenip onların bizi ittiği anlık tepkilerden uzaklaşmaya çalışmaktır. Duygusal mekanizmaların gücünden dolayı tepki anında bunu yapmak, sakin kafayla doğru olduğunu düşünmemiz kadar kolay değildir.
Duygu bilgidir.
Duygularımızı göz ardı etmeyi ya da saklamayı deneyebiliriz, ancak bu konuda düşündüğümüz kadar iyi değilizdir.
Kararların etkili olması için duyguları içermesi gerekir. Duygular mantıksal ilkeleri izler
Motivasyon
Kişilerin belirli bir amacı gerçekleştirmek üzere kendi arzu ve istekleri ile davranmaları şeklinde tanımlamak mümkündür. Covid 19 ile birlikte dışsal motivasyona bağlı olduğumuzu bir kez daha görmüş olduk. Burada önemli olan içsel motivasyonumuzun yüksek olmasıdır. Kendini motive edebilen birey, bütün başarısızlıklar, hayal kırıklıkları ve zorluklara rağmen yılmaz, aksine azimle yönlendirebilir.
Duygular yükselir ve insanları motive ederler. Kendilerini adanmış hissetmelerini sağlarlar.
Empati
İnsanın kendisini, karşısındakinin yerine koyarak onu dinlemesi ve duygularını hissedebilmesidir. Kökeni öz bilinçtir. Kendilerinin ne hissettikleri konusunda kafaları karışık olan insanlar, başkaları hislerini onlarla paylaştığında da aynı şekilde karmaşa yaşarlar. Başkalarının ne hissettiğini görememek duygusal zeka bakımından büyük bir eksikliktir. Çünkü ilginin, şefkatin kökü olan duygusal ahenk, empati yani başkasının duygularını paylaşabilme yetisinden kaynaklanır. İnsanlar neler hissettiğini nadiren kelimelerle anlatırlar; kelimeler yerine ses tonlarıyla, yüz ifadeleriyle ya da sözsüz işaretlerle hislerini ifade ederler.
Sosyal Beceriler
İnsanın başkalarıyla ilişki kurabilme becerisiyle ilgilidir. Sosyal İlişkileri İyi Olan Kişiler; insanlarla bağlantı kurabilen, tepkilerini, hislerini akıllıca okuyabilen, yönlendirebilen, organize edebilen, tartışmaların üstesinden gelebilen kişilerdir.
“Herkes kızabilir, bu kolaydır. Ancak doğru insana, doğru ölçüde, doğru zamanda, doğru nedenle ve doğru şekilde kızmak, işte bu kolay değildir” Aristo
Bu süreçte kendiniz ile ilgili neyi keşfettiniz?
Yazının orjinalini www.ekonomidoktorunuz.com internet adresinden okuyabilirsiniz.
Benzer Yazılar
KOÇLUK GÖRÜŞMESİ NASIL YAPILIR?
Koçluk, kendine özgü etik kuralları ve standartları olan ayrı bir meslek olarak...
KOÇLUK NEDEN ÖNEMLİDİR?
İnsanlar hayatlarında değişiklik yapmak ister. Bu kendiliğinden gelen bir...
Belirsizlik Dönemine Koçluk Bakış Açısı ile Bakmak
Belirsizlik günlük hayatta çok karşımıza çıkan, yönetme ihtiyacı...
Liderlikte Koçluk Bakış Açısı!
İş hayatı, akıllı ve çevik olmayı gerektirir. Zekânın doğru yerde ve doğru...